İddialı ve ilk bakışta anlaşılması güç bir başlık olduğunun farkındayım. Yaşamın ana gayesi ve doğru işleyişin ilk kuralı olan ”dürüstlük” kavramına farklı bir açıdan bakmak istedim. Yaşam kategorisinde sunduğum bu yazı, özellikle başarı ile doğru orantılı olan doğruluğa vurgu yapmaktadır. İzninizle başlamak isterim.

Gün içinde ister hafta içi ister hafta sonu olsun onlarca insanla muhatap oluyor ve yüzlerce işi yerine getirmek durumunda kalıyoruz. Profesyonel ve profesyonellik dışında kalan rutin işlerimizden kimin veya kimlerin etkilenebileceği hususunda ne kadar detaycı düşündüğümüz ise kendimize doğru söylememiz gerektiği gerçeğini hatırlatıyor bana. Hangi dinden olursa olsun kul hakkı kavramının öneminden haberdar olan insan, öncelikle kendine karşı, özbenliğine vurgu yapan sorumluluklarını da yerine getirmelidir.

Daima Önce Kendimize Dürüst Olmamız Gerekir

Bulunduğumuz mekanın adı fark etmeksizin performansımızı ölçümlemeye yarayan bazı teknikler vardır. Örneğin yüzlerce arkadaşımızın bulunduğu Öğrenci Kürsüsü Platformu’muzda yazısı yayınlanan arkadaşlarımızın dersleri ve rutin yaşantılarıyla ilgili rehabilitasyon anlamında bazı tekniklerle destek verdiğimiz oluyor. Bu tekniklerin kullanılma oranı arttıkça yükselen motivasyon ve performans da herkes tarafından tahmin edilebilen sonuçlardır. Peki insan olarak bizler bu teknikler olmasa da en iyi performansı en yüksek motivasyonla nasıl sağlayabiliriz? İşte bu noktada devreye herkese ve her şeye daima dürüst olmak gerçeği giriyor. Geçirdiğimiz her andan, üzülerek veya gülerek baktığımız her canlıdan, yapılmayı bekleyen veya yapılması planlanan her işten birey olarak mesuluz. Dünya hırsından dolayı yanlışın daima baskın olarak fısıldadığı zihnimize karşı doğru söyleyebilmeli ve dürüst olmayı başarabilmeliyiz. “Başarının anahtarı daima samimi ve dürüst yapılan işlerdedir.” sözündeki masumiyeti hep yaşayabiliyor olmak asıl motivasyon unsuru olmalıdır diye düşünüyorum.

Hızlı Geçen Zaman Bizi Yozlaştırmamalı

Bloğumu bazı zamanlarda günlük olarak kullandığım gerçeği belki de ilerleyen yaşlarda beni en çok mutlu edecek değerlerden birine dönüşür, emin olamıyorum 🙂 Ama özellikle yaşam kategorisinde yazdıklarımın okuyan kişiler için de bir anlam ifade etmesini canı gönülden istiyorum. Zaman düne göre çok daha hızlı akarken yozlaşan ve unutulan birçok değer gibi içimizdeki doğru seslerin de kaybolup gitmesine izin vermememiz gerektiği gerçeğine inanıyorum. İyimser olanın ”Polyanna” , mutevazı olanın ”ezik” , samimiyetle her işe eğilenin de ”saf” olarak anılmadığı doğru bir dünya için yoğunluğa ve yorgunluğa aldırış etmeksizin, kolaya kaçmaksızın doğru olanı yapmaya gönüllü olmamız gerekiyor. Her işimizde gönül rahatlığının sonuç olması, başarının yolunu aydınlatacak bir fener olacaktır.

Karşılıksız iyiliğin en kutsal beceri olduğu düşüncesiyle; kıran, zorlayan, inkar eden, insanları kandıran ve kendine doğru olamayan herkese bu yazıyı armağan etmek istedim.

Ben Orhan Şengün . Yazmaktan ve paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Saygılarımla…